Temiz para *_*
Novel Günleri - Bilgilendirme!
Bölümün tamamını okumak için üye olmalısınız! Üye olmak için tıklayınız.
22. Bölüm 3 Yıldızlı Zindan
“Abi, buradayım ben.”
Ertesi gün Sunggoo, anlaştıkları zamanda Woojin’in evinin önünde bekliyordu.
“Kimin arabası bu?”
“Annemin arabası. Pek kullanmadığı için ben kullanıyorum.”
Beyaz Matiz’e bakıp kafasını salladı Woojin. Hiç yoktan daha iyiydi en azından.
“Pencereler niye açık?”
“Klima bozuk diye.”
“……”
Yazın sonuna geldikleri için hava sabahları biraz serindi. Bu yüzden klima olup olmaması fark etmezdi aslında.
Kemerini takan Sunggoo’yu görünce şaşkınlıkla sordu Woojin.
“Köle olarak bugün ilk günün. Neden bu kadar mutlusun?”
“Köleliğin bile farklı seviyeleri yok mu?”
Woojin sırıttı ve yine sordu.
“3 yıldızlı bir zindana gireceğimizi söylemiştin değil mi?”
“Evet”
“Ne çıkıyor bu zindandan?”
“Böcük çıkıyor.”
Böcükler aslında fazla büyümüş hamamböcekleriydi. O kadar. Kan cevheri düşme ihtimali de daha fazla değildi ama canavar miktarı çok yüksekti. Bu yüzden kan cevheri miktarı bayağı artıyordu.
Sunggoo bir yandan arabayı sürüyor bir yandan da zindan hakkında bilgi vermeye devam ediyordu.
“Maebong İstasyonu üçüncü çıkışa aynı anda en fazla 10 kişi girebiliyor. Giriş ücreti de 300 dolar.”
“Bayağı pahalıymış.”
Yalnız girildiğinde 3000 dolarlık bir ücret verileceği anlamına geliyordu bu.
“Yapacak bir şey yok. Bir de böcüklerden çok fazla var ve hepsi kesilene kadar dönüş cevheri düşmüyor. Bu yüzden normalde bu zindanı temizlemesi 2 saat alıyor. Girenler şanssızsa da 3 saat.”
Woojin başını sallayıp onayladı.
“Tam istediğim gibi bir zindan bulmuşsun.”
Hedefleri olarak Maebong İstasyonunun 3. Çıkışını seçmişlerdi ama bu Sunggoo’nun fikri değildi. Woojin ondan sadece bir kritere uyan bir zindan bulmasını istemişti.
Sayısız miktarda canavarın olması.
Yani kar yerine canavarların yenilenme miktarına odaklanan bir zindan bulması lazımdı. Bir an bu karardan emin olamamış ama yine de bulmak için elinden geleni yapmıştı Sunggoo. 3 yıldızlı zindanlar arasında en çok canavar da burada yenileniyordu.
Yolda Woojin’in hatırladığından daha az araba vardı. Bu ona tatil günlerindeki trafiği hatırlattı. Vardıklarında ise tahmin ettikleri gibi, istasyonun yanında bir otopark buldular. (ÇN: Koreliler sık sık tatil yapmazlar, tatil olduğunda ise sahil, dağlık bölgeler gibi yerlere giderler. Bu yüzden şehirde trafik az olur.)
Bu son beş yılda Seul’da olan en büyük değişiklik metro istasyonlarıydı. Eskiden taşıma aracı olan bu yerler şimdi işyerlerine dönüşmüştü. Zindan işi Seul’un en büyük gelir kaynağı haline gelmişti.
“Park ücretleri bile çok pahalı.”
Woojin’in şikâyet ettiğini duyunca Sunggoo hafifçe güldü.
“Bence bu zindanı temizledikten sonra hesabına girecek miktar seni daha çok şaşırtacak. 2 yıldızlı zindanlar ile 3 yıldızlı zindanlar arasında büyük fark var.”
“Gittiğimizde görürüz.”
Para Woojin için çok önemliydi ne de olsa. Ailesi ile yaşayabilmesi için büyük bir eve ihtiyacı vardı. En azından rahatça uyuyabilmesi için ayrı bir odasının olması gerekiyordu.
Burası ise karın yüksek olduğu bir zindandı. Bu yüzden giriş ücreti yüksek ve sıra da çok uzun olurdu. Rezervasyon ise sadece 4 yıldız veya daha yüksek düzey zindanlar için yapılabiliyordu zaten.
Ayrıca 4 yıldızlı zindanlarda D düzeyin altında Uyanmışların girişi sınırlanmıştı. Sunggoo gibi sadece yük taşıyan birisi belki girebilirdi ama D düzeyin altında biri böyle zindanlara girerken ekip lideri olamazdı.
3 yıldızlı zindanlara kadar sınırlama yoktu ama. Rezervasyon yapılması da gerekmiyordu. Gelenler sıraya göre giriyorlardı içeri.
Bu yüzden sıra 1 ya da 2 yıldızlı zindanlara kıyasla daha fazla uzardı. Ancak bu durum bulundukları anda geçerli değildi bu zindan için.
Sabahın çok erken saatlerinde gelmişlerdi ve önlerinde sadece iki ekip vardı.
Her ekip 2 saat harcarsa, toplam 4 saat beklemeleri gerekiyordu.
“Abi sen git bir kafede dinlen şimdilik. Sonra dönersin.”
Menajerin en büyük görevlerinden biri sorumlu olduğu kişinin yerine sıraya girmekti zaten. Woojin de etrafına bakınınca bir sürü kafe ve başka tesisler gördü. Bunu görünce istasyon civarındaki bölgelerin gelişimi gerçekten tehlikeli mi diye sorguladı bir an.
Yerleşim yerleri uzaklaşmış olsa da ticari tesisler burada daha gelişmişti.
Üstelik zindanlar daima açıktı. Uyanmışlar zindana saldırmak için 7/24 geliyordu buraya. Doğal olarak, insanların çok ziyaret ettiği bu nokta gelişmişti böylece.
“Sorun değil. Ben de senin yanında beklerim.”
“Bak çok duygulandım şimdi abi.”
Sunggoo’nun övgüsü neredeyse saniyesinde döküldü ağzından. Kendi başına çalıştığı için de Uyanmışlar, onların topluluğu ve farklı zindan türleri hakkında saatlerce konuşabilirdi. Woojin’in sıkılmasını istemiyordu çünkü.
Woojin sonunda Çılgın Kırmızı’nın neden Uyanmışlar arasında revaçta olan bir telefon olduğunu anlamıştı. Bu telefon şarj edilmeden bir ay boyunca çalışabiliyordu. Bu uzun batarya ömrü böyle beklerken insanın sıkılmasını engelliyordu.
Woojin zindana girebilmek için 5 saat bekledi.
Sırası geldiğinde ise 12,000 dolar verdi. Zindanın tam 4 saatlik kullanımı için ödeme yapmıştı böylece.
Sunggoo, Wojin’e baktı ve tüm enerjisiyle onu yüreklendirmeye çalıştı. Onun gibi bodur bir delikanlının sevimli görünmek için elinden gelen her şeyi yaptığını görünce Woojin ona acımayla bakmaya başladı.
“Eline kuvvet abi!”
“Sen de geleceksin ya serseri.”
“Ben de mi?”
“Başka kim toplayacak kan cevherlerini?”
“Duygulandırıyorsun beni abi.”
Diye ruhsuz bir şekilde bağırdı Sunggoo ve hızla Woojin’in peşinden gitti.
“Beni takip etmek için kölelik yapmayı teklif ettiğini sanmıştım.”
“……”
Cevap alamayınca Woojin dönüp ona baktı. Sunggoo’nun yüzünde suçluluk vardı.
“Se..sezgilerin ne kadar kuvvetli abi.”
Artık hiç düşünmeden övgüler yağdırmaya başlamıştı. Woojin sırıttı.
“Hey. Öveceksen de ölçülü yap. Bu kadar abartmana gerek yok. Rahat ol.”
“Peki abi.”
Hayat bir savaş alanıydı.
4,000 dolara fazladan sıfırları eklediği için Sunggoo suçluydu burada. Bir defa teklif ettiği şeyin üstünde ısrar etme gereği duymuyordu Woojin.
Sunggoo’nun koruması da değildi, ailesi de.
Beleş parayı geri çevirecek değildi.
Ancak elinin altında olmakta ısrar ediyorsa, kaybettiği parayı geri verecekti en azından. Zirveye ulaşmış bir nekromansır olarak hiç olmadı bunu yapacak kadar cömertti.
“İyi rehberlik yap. Söylediklerime dikkat et. Seni karşılıksız çalıştırmıyorum ne de olsa. Bu zindan bittikten sonra kazancın yüzde 10’unu alabilirsin.”
9’a 1’lik bir paydı bu. Çok makul bir paylaşım olmasa da duyunca mutluluktan Sunggoo’nun yüzü parladı. Onun için 3 yıldızlı bir zindana girmek bile çok zordu. Ayrıca bu yüzde 10’luk payı 1 yıldızlı zindanları birkaç kez temizlese bile kazanamazdı normalde. Bu sayede eline büyük bir miktarda para geçecekti.
“Çok teşekkürler abi.”
Sunggoo gerçekten ona karşı minnettar hissediyordu.
Woojin yalnız takılmayı tercih ediyor olsa da bu sefer onunla girebilecek gibi duruyordu. Woojin’in yanında menajeri olarak kalabilecek ve güven içinde 3 yıldızlı bir zindanı deneyimlemiş olacaktı.
Büyük ihtimalle kendini geliştirme fırsatı da olacaktı. Hatta yeteneği evirilebilirdi bile. Sunggoo üst düzey bir Uyanmış olmak istediği için bu onun için büyük bir fırsattı.
Woojin tüm bunları bilse de kanmış gibi davranıyordu. Bu yüzden Sunggoo çok minnettardı ona.
“Hadi gidelim. Zaman kaybetmeyelim.”
“Baş üstüne!”
Woojin de 4000 dolar için köle olan Sunggoo’ya minnettardı.
*
Seviye atladınız!
Bir kez daha seviye atladığında Woojin sertçe kafasını salladı.
“Gerçekten de aşırı derecede fazlalar.”
Tüm kat böcük cesetleriyle kaynıyordu. Bu şerefsizler etrafta herhangi bir yaşam formu olduğu zaman sayılarını kendi avantajlarına kullanıyorlar ve hemen üstüne çullanıyorlardı.
Onlarla başa çıkmak için sağlam bir savunma kullanmak ya da onlar toplanamadan hızla kesmekti. Bu canavarlarla başa çıkmanın tek yolu bunlardı.
Woojin’in yolu ise bunların ikisini birden kullanmaktı.
“Demek sayınızı bana karşı kullanıyorsunuz ha?”
“Kekeke.”
Onların sayısına karşı Woojin’in de kendi askerleri vardı.
Etrafı 19 tane İskelet Askeri ile sarılmıştı. Her seviye atladığında puanlarını Kontrole yatırdığı için askerlerinin sayısı böyle yükselmişti.
Arama büyüsü kullandı Woojin. Böcüklerin cesetlerinde büyü hissettiği zaman kırmızı bir boyayla işaretliyordu onları. O kadar çoklardı ki hepsini boyamak uzun zaman alıyordu.
O bunu yaparken Sunggoo merdivenlerden indi.
“Abi! Hepsini topladım.”
Sunggoo inerken bir çanta taşıyordu ve ter içinde kalmıştı. Zindana girdiğinden beri bir tane bile ateş topu kullanamamıştı. Yaptığı tek şey Woojin’in geride bıraktığı cesetlerden kan cevherlerini toplamak olmuştu.
Şükür ki Woojin kan cevheri olan cesetleri işaretlediği için boş leşleri açması gerekmiyordu. Ancak böyle bile sayıları çok fazlaydı.
Ayrıca Woojin o kadar hızlıydı ki, Sunggoo sadece kan cevherlerini toplamasına rağmen geride kalıyordu.
“Güzel. Ellerine sağlık. Şimdi buradakileri de topla bakalım.”
“Ha?”
O anda Woojin’in son katta yarattığı manzarayı görmesiyle Sunggoo’nun ağzı açık kalmıştı. İlk bakışta yüzlerce ceset görebiliyordu. Bunların da 60’tan fazlası işaretliydi.
‘Ne kadar tutacak tüm bunlar?’
Buradaki cevher miktarı 2 yıldızlı zindanlarla kıyaslanamazdı bile. Sunggoo dolan çantayı bıraktı ve yenisini çıkardı.
“Ohh. Ben de dinleneyim biraz.”
Woojin ceset yığınından uzaklaştı ve bir banka oturdu.
Dönüş cevheri kestiği son böcükten çıkacaktı. Sunggoo kan cevherlerini toplarken o bir kenarda oturdu ve karakter profilini açtı. Seviye atlarken kazandığı ekstra puanların hepsini Kontrole yatırdı.
Böylece sayı 24’e ulaşmıştı. Fazladan 5 asker daha çağırabilecekti artık.
‘Seviye 6 oldum.’
Seviye 6’da öğrenebileceği tüm yetenekleri kontrol etti. Küçük bir ateş yaratma ya da sudan oluşmuş bir yumruk yapma gibi düşük seviye saldırı büyüleri öğrenebiliyordu. Diğer her şeyin sınıf kısıtlaması vardı.
Düşük büyü altındaki tüm önemli büyüleri satın aldı. Her biri 10 ile 30 kazanım puanı civarında tutuyordu. İleri seviyelerde bu yetenekleri canavarlara karşı kullanamayacaktı. Ancak tüm bunlar sadece yaratık avlarken kullanılmıyordu zaten.
Günlük hayatta da işe yaradıkları için gözüne kestirdiği her şeyi satın aldı ve öğrendi.
‘Bak bu 200 puan tutuyormuş.’
[Sınırlama: Seviye 10, Büyü 20]
Cesetler ya da kemikler kullanılarak [Güç:5 Çeviklik: 5 Dayanıklılık: 5 Büyü:5] düzeyinde bir İskelet Büyücü çağırılır. Güç arttıkça mesafe artar. Çeviklik arttıkça ateş etme sıklığı artar. Büyü arttıkça saldırı gücü artar.
Kullanılan Büyü Puanı: 1 Gereken Kontrol: 1
Her böcük ona 3 kazanım puanı kazandırmıştı. Böcük sayısı çok fazla olduğu için de harcayacak bolca puan toplamıştı. Bu puanlarla yetenek kitapları almış ama seviye sınırlaması olduğu için öğrenememişti.
Seviye 1’den seviye 9’a kadar birisinin sınıfı olmazdı. Bu süreçte öğrenilen yeteneklerin sınıf kısıtlaması yoktu ve çoğu, bayağı az kazanım puanlarıyla satın alınabiliyordu. Ancak seviye 10’a ulaşıldığında kişi bir sınıfa dair olur ve yeteneklerin çoğu pahalanırdı.
‘Şimdi bakıyorum da durum puanlarımı da arttırmam lazım.’
Durum puanlarını arttırmanın birkaç yolu vardı. Seviye atlanıldığında, ekstra puan verilirdi ve adından anlaşıldığı gibi istenilen yerde kullanılabilen fazladan puanlardı bunlar.
Seviye atlama dışında ise iki yol daha vardı.
Bunların ilki sürekli idman yapmaktı. Ancak harcanan zaman göz önüne alınınca yükseliş çok az olduğu için pek tercih edilmezdi. Buna rağmen pek bir beklenti olmadan yapıldığında durum puanları birer birer artardı.
İkinci yol ise ilaç kullanmaktı.
Puanları geçici olarak yükselten takviye ilaçları vardı ama aynı zamanda kullananın puanlarını kalıcı olarak yükselten büyülü ilaçlar da vardı.
Kazanım puanı mağazasına baktığında suratı asıldı. +1 puan veren takviye ilaçları vardı ama tam 2000 puan tutuyorlardı.
Yiyecek bir şeye vermek için, bu kadar para fazla pahalıydı ona göre. Ancak hiçbir şey kazanmamış da değildi.
<Ork Tendonu Çorbası>
Malzemeler: 3 Ork Tendonu, 5 Davşan Kuyruğu, 2 Sıçan Dişi
Etki: +2 Güç
150 puan harcayıp bu tarifi alarak çok iyi yaptığını düşündü. Yapması çok kolaydı hem. Tek yapması gereken Birleşim Kutusu yeteneğini kullanmaktı.
“Hepsini topladım abi. Dönüş cevherini de buldum.”
Woojin tıka basa kan cevheri dolu çantalara baktı ve sırıttı. Geçen 2 yıldızlı zindana kıyasla en az 5 kat daha fazla kan cevheri vardı. Hem Sunggoo zindanın seviyesi yükseldikçe kan cevherleri daha yoğun ve pahalı olur dememiş miydi?
“Kaç dakika geçti?”
“27 dakika oldu.”
Woojin gülerek ayağa kalktı.
“7 defa daha döneceğiz bu zindanı. Hadi çabuk ol, toplan.”
“Tamamdır.”
İskelet askerler yaklaştı ve çantaları aldılar. Woojin ve Sunggoo ise zaman kazanmak istedikleri için son hız çıkışa koştular.
İkilinin beklenenden çok daha erken çıkmasıyla, Zindan İdare Ajansının görevlendirdiği çalışan çok şaşırmıştı.
10 kişi kapasiteye sahip 3 yıldızlı bir zindana, sadece iki F düzey uyanmış girdiğinde yaptıklarının tehlikeli olduğunu düşünmüştü. Ancak göründüğü kadarıyla çok kötü yanılıyordu.
“Za…zaman dolmadan bitirmiş olmanıza rağmen ne yazık ki giriş ücretini iade edemiyoruz.”
Çalışanın sözlerini duyunca Woojin sırıttı.
“Süre dolana kadar girmeye devam edeceğiz. O yüzden endişeniz olmasın.”
“Ne?”
“Zamanım yok. O yüzden soru sorup meşgul etmeyin beni.”
Woojin ve Sunggoo çantaları kaptılar ve tam hız kan cevheri satış mağazasına koşup ve hepsini sattılar.
54,300$
Basit bit hesap yaptığında bu kişinin günde 400,000 dolar kazanabileceğini gördü. Bunun yüzde 10’unu alacağını düşündüğünde ise Sunggoo şok içinde kalmıştı.
5430$
Tüm bu para 30 dakika içinde kazandığı miktardı. Birisi, 3 yıldızlı bir zindana saldıran, normal 10 kişilik bir ekibe katıldığında toplam kazancı bu kadar olurdu.
Ancak Sunggoo bırak 3 yıldızlıyı, 2 yıldızlıya girecek kadar bile yetenekli değildi.
“Ba...başımıza talih kuşu kondu abi.”
“Niye böyle hazır ola geçtin yine sen?”
“Sen çok yüce bir insansın abi. Senin karşında hayatta saygısız olamam.”
Onun bu saçma lafları karşısında Woojin güldü.
“Daha 7 kez döneceğiz o zindanı.”
7 kez daha dönmeleri durumunda payı 40,000 dolar olacaktı. Önceden 2 ay boyunca 1 yıldızlı zindanları temizlemiş ama sadece 30,000 dolar kazanmıştı. Şimdi ise bir günde 40,000 kazanıyordu.
“Koş.”
“Baş üstüne!”
Sunggoo ve Woojin tam hız zindana koştu.